Çevre Hukuku | İzmir Çevre Avukatı | ÇED ve Çevre İzinleri

Çevre Hukuku | İzmir Çevre Avukatı | ÇED ve Çevre İzinleri

Hukuki destek için Avukat Mehmet Sinan Akkuş'u arayabilirsiniz
0 (532) 155 08 50

Çevre Hukuku ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)

İzmir'de çevre hukuku alanında uzman avukat desteği arıyorsanız, Akkuş Hukuk Bürosu olarak ÇED süreçleri, çevre izinleri, çevre kirliliği davaları ve sürdürülebilir kalkınma konularında profesyonel hizmet sunmaktayız.

Çevre hukuku, 1970'lerden beri gelişen ve insan haklarının üçüncü kuşağında yer alan önemli bir hukuk dalıdır. Çevre hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı olarak tanımlanır ve Türkiye'de 1982 Anayasası'nın 56. maddesi ile güvence altına alınmıştır.

Çevre Hukukunun Kapsamı ve Önemi

Çevre hukuku, canlı ve cansız varlıkları koruma, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlama ve gelecek nesillerin haklarını gözetme amacını taşır. Bu alan, hava, su ve toprak kirliliğinin önlenmesi, biyoçeşitliliğin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve çevre kirliliğinden kaynaklanan zararların giderilmesi gibi konuları düzenler.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri

Çevre hukukunun uygulanmasında temel alınan önemli ilkeler şunlardır:

  • Kirleten öder ilkesi: Çevre kirliliğine neden olan, bunun maliyetini karşılamakla yükümlüdür
  • Sürdürülebilir kalkınma ilkesi: Ekonomik gelişme çevreye zarar vermeden sağlanmalıdır
  • İhtiyat ilkesi: Bilimsel belirsizlik durumunda bile tedbir alınmalıdır
  • Önleme ilkesi: Çevre sorunları ortaya çıkmadan önlenmelidir
  • Katılım hakkı: Çevresel kararlara halkın katılımının sağlanmalıdır
  • İşbirliği ilkesi: Çevre sorunlarında ulusal ve uluslararası işbirliği esastır

Türkiye'de Çevre Mevzuatı ve Anayasal Güvenceler

Türkiye'de çevre hakkı, 1982 Anayasası'nın 56. maddesi ile koruma altına alınmıştır:

"Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir."

Bu madde, çevre hakkının temel insan hakları arasında olduğunu vurgulayarak, çevreyi koruma ve geliştirme konusunda hem devlete hem de vatandaşlara sorumluluk yükler.

Türkiye'de çevre koruma mevzuatının temelini 2872 sayılı Çevre Kanunu oluşturmaktadır. Bu kanuna bağlı olarak çıkarılan yönetmelikler, çevresel etki değerlendirmesi, hava kalitesi, su kirliliği kontrolü, atık yönetimi, gürültü kontrolü gibi konuları düzenlenmektedir.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Süreçleri

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), planlanan bir projenin çevreye olabilecek olumlu veya olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz etkilerin önlenmesi veya en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin tespit edilmesi ve projelerin izlenmesi sürecidir.

ÇED Sürecinin Aşamaları

  1. Eleme: Projenin ÇED Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi
  2. Kapsamlaştırma: ÇED raporunda ele alınacak konuların belirlenmesi
  3. ÇED Raporunun Hazırlanması: Uzman ekipler tarafından detaylı çevresel etki analizi
  4. İnceleme ve Değerlendirme: İlgili kurumların ve halkın görüşlerinin alınması
  5. Karar: "ÇED Olumlu", "ÇED Olumsuz" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararlarından birinin verilmesi
  6. İzleme ve Kontrol: Projenin uygulama aşamasında ve sonrasında denetlenmesi

ÇED'e Tabi Olan Projeler

ÇED sürecine tabi olan başlıca projeler şunlardır:

  • Termik santraller ve diğer yakma tesisleri
  • Petrokimya tesisleri, rafineriler
  • Metal üretim ve işleme tesisleri
  • Havaalanları ve limanlar
  • Madencilik projeleri ve taş ocakları
  • Atık bertaraf tesisleri
  • Barajlar, göletler ve su yapıları
  • Büyük ölçekli altyapı projeleri

Çevre İzinleri ve Lisansları

İşletmelerin faaliyetleri sırasında çevre kirliliğine neden olmaması için belirli izin ve lisanslara sahip olmaları gerekir. Bu izinler, tesislerin çevre mevzuatına uygun faaliyet göstermesini sağlamak amacıyla verilir.

Çevre İzin Türleri

  • Emisyon İzni: Hava kirliliği kontrolü için
  • Deşarj İzni: Su kirliliği kontrolü için
  • Gürültü Kontrolü İzni: Çevresel gürültünün kontrolü için
  • Atık Yönetimi İzni: Atıkların toplanması, taşınması, geri kazanımı veya bertarafı için
  • Derin Deniz Deşarjı İzni: Arıtılmış atık suların denize deşarjı için

Çevre Kirliliği Davaları ve Hukuki Sorumluluk

Çevre kirliliğine neden olan kişi veya kurumlara karşı çeşitli hukuki yollarla dava açılabilir. Bu davalar, çevreye verilen zararın giderilmesi, kirliliğin durdurulması veya tazminat talep edilmesi amacıyla açılabilir.

Çevre Davalarında Hukuki Sorumluluk Türleri

  1. Özel Hukuk Sorumluluğu:

    • Haksız fiil sorumluluğu
    • Kusursuz sorumluluk
    • Komşuluk hukukundan doğan sorumluluk
  2. Kamu Hukuku Sorumluluğu:

    • İdari sorumluluk (idari para cezaları, faaliyeti durdurma)
    • Cezai sorumluluk (çevre suçları)
  3. Özel Düzenlemelere Dayalı Sorumluluk:

    • 2872 sayılı Çevre Kanunu'ndan kaynaklanan sorumluluk
    • Uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan sorumluluk

Çevre Davalarında İspat Yükü

Çevre davalarında "kirleten öder" ilkesi gereğince, kirletenlerin kusursuz sorumluluğu vardır. Kirleten, zararı önleyici tedbirleri almak, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek ve zarar görenlerin zararlarını karşılamakla yükümlüdür.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre Koruma Stratejileri

Sürdürülebilir kalkınma, bugünkü neslin ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama imkanlarından ödün vermeden karşılama prensibidir. Bu prensip, ekonomik büyüme ile çevre koruma arasında denge kurulmasını amaçlar.

Sürdürülebilir Kalkınma İlkeleri

  • Doğal kaynakların etkin ve tasarruflu kullanımı
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi
  • Atık yönetiminde 3R (azalt, yeniden kullan, geri dönüştür) prensibi
  • Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması
  • Gelir dağılımında adaletin sağlanması
  • Gelecek nesillerin haklarının gözetilmesi

Kurumsal Çevre Sorumluluğu

İşletmeler, faaliyetlerini sürdürürken çevreye verilen zararı en aza indirgemek için çeşitli sorumluluklar üstlenmelidir:

  • Çevre yönetim sistemlerinin kurulması
  • Karbon ayak izinin azaltılması
  • Temiz üretim teknolojilerinin kullanılması
  • Çevresel performansın düzenli olarak raporlanması
  • Çevre dostu ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi

İklim Değişikliği Hukuku ve Uluslararası Anlaşmalar

İklim değişikliği, günümüzün en önemli çevre sorunlarından biridir ve bu soruna karşı mücadelede uluslararası işbirliği büyük önem taşır.

Temel İklim Değişikliği Anlaşmaları

  1. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC): 1992 yılında imzalanmış olup, sera gazı emisyonlarının azaltılması için genel çerçeveyi belirler.

  2. Kyoto Protokolü: 1997 yılında imzalanmış olup, gelişmiş ülkelere sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda bağlayıcı hedefler koyar.

  3. Paris Anlaşması: 2015 yılında kabul edilmiş olup, küresel sıcaklık artışını 2°C'nin altında, mümkünse 1,5°C ile sınırlandırmayı hedefler.

Çevre Hukuku Danışmanlık Hizmetlerimiz

Akkuş Hukuk Bürosu olarak İzmir'de çevre hukuku alanında sunduğumuz hizmetler şunlardır:

  • ÇED Süreçleri: ÇED başvuruları, raporların hazırlanması, itirazların değerlendirilmesi
  • Çevre İzinleri: İzin başvuruları, izin yenileme, izin iptali davalarında temsil
  • Çevre Kirliliği Davaları: Tazminat davaları, kirlilik önleme davaları
  • Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı: Kurumsal çevre stratejileri, çevre yatırım projeleri
  • İklim Değişikliği Hukuku: Emisyon ticareti, karbon kredileri, iklim değişikliğine uyum
  • Atık Yönetimi Mevzuatı: Atık yönetimi izinleri, genişletilmiş üretici sorumluluğu
  • İdari Yaptırımlara Karşı Hukuki Destek: Çevre cezalarına itiraz, iptal davaları
  • Proje Geliştirme ve Finansman: Çevre projelerinin finansmanı, teşvik ve destekler

İletişim ve Danışma

Çevre hukuku konusunda uzman avukatlarımızla görüşmek ve hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. İlk görüşme ücretsizdir ve Akkuş Hukuk Bürosu olarak, çevre hakkının korunması ve sürdürülebilir bir geleceğin inşası için yanınızdayız.

Çevre Hukuku | İzmir Çevre Avukatı | ÇED ve Çevre İzinleri, Soru - Cevap

  • Çevre hukukunun tanımı nedir?

    Çevre hukuku, çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla oluşturulmuş hukuk kurallarını kapsayan bir disiplindir. Canlı ve cansız varlıkları korur, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlar ve gelecek nesillerin haklarını savunur. Bu alan, hava, su ve toprak kirliliğinin önlenmesi, biyoçeşitliliğin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve çevre kirliliğinden kaynaklanan zararların giderilmesi gibi konuları düzenler.

  • Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) nedir ve hangi projeler için gereklidir?

    Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), planlanan bir projenin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz etkilerin önlenmesi veya çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin tespit edilmesi ve projelerin izlenmesi sürecidir. Termik santraller, rafineriler, havaalanları, limanlar, madencilik faaliyetleri, endüstriyel tesisler, atık tesisleri, baraj ve göletler gibi çevresel etki potansiyeli yüksek projeler ÇED sürecine tabidir. Projelerin kapasitesine göre ya "ÇED Raporu" ya da "ÇED Gerekli Değildir Belgesi" alınması zorunludur.

  • Çevre izinleri nelerdir ve nasıl alınır?

    Çevre izinleri, işletmelerin faaliyetleri sırasında çevreye verebilecekleri zararları önlemek ve denetlemek amacıyla verilen resmi belgelerdir. Bu izinler genellikle emisyon izni, deşarj izni, gürültü kontrolü izni, atık yönetimi izni gibi alt başlıkları içerir. Alınması için öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na veya il müdürlüklerine başvurulması, gerekli teknik raporların hazırlanması, ölçümlerin yapılması ve işletmenin çevre mevzuatına uygunluğunun kanıtlanması gerekmektedir. İzinler geçici veya sürekli olabilir ve periyodik denetimlerle yenilenmeleri gerekebilir.

  • Çevre kirliliği davaları nasıl açılır ve hangi hukuki yaptırımlar uygulanır?

    Çevre kirliliğine neden olan kişi veya kurumlara karşı hukuk davaları (tazminat davaları) ve ceza davaları açılabilir. Kirlilikten zarar gören herkes tazminat davası açabilir. Çevresel zararın etkisi devam ettiği sürece zamanaşımı işlemez. İdari para cezaları, faaliyeti durdurma, lisans/ruhsat iptali gibi idari yaptırımlar uygulanabilir. Ayrıca Türk Ceza Kanunu'nun 181. ve 182. maddelerine göre çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi suç teşkil eder ve hapis cezası öngörülür. Büyük zararlara yol açan kirlenmeler veya sağlığa zararlı atıkların yasa dışı şekilde ülkeye sokulması daha ağır cezalar gerektirir.

  • Çevre hukukunun temel ilkeleri nelerdir?

    Çevre hukukunun temel ilkeleri arasında kirleten öder prensibi (çevre kirliliğine neden olan, bunun maliyetini karşılamakla yükümlüdür), sürdürülebilir kalkınma ilkesi (ekonomik gelişme çevreye zarar vermeden sağlanmalıdır), ihtiyat ilkesi (bilimsel belirsizlik durumunda bile tedbir alınmalıdır), önleme ilkesi (çevre sorunları ortaya çıkmadan önlenmelidir), katılım hakkı (çevresel kararlara halkın katılımının sağlanması), işbirliği ilkesi (çevre sorunlarında ulusal ve uluslararası işbirliği) ve entegrasyon ilkesi (çevre koruma politikalarının diğer sektörel politikalarla bütünleştirilmesi) bulunmaktadır.

  • Çevre davalarında yetkili mahkemeler hangileridir?

    Çevre davalarında yetkili mahkemeler, davanın türüne göre değişir. Özel hukuk alanındaki çevre zararı tazminat davaları için Asliye Hukuk Mahkemeleri, idari işlem ve kararlarla ilgili iptal ve tam yargı davaları için İdare Mahkemeleri, çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi suçları için Asliye Ceza Mahkemeleri yetkilidir. Çevre Kanunu kapsamında verilen idari para cezalarına itirazlar Sulh Ceza Hakimlikleri'nce incelenir. Davanın açılacağı yer, zararın meydana geldiği yer mahkemesi veya davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olabilir.

  • Sürdürülebilir kalkınma ve çevre hukuku nasıl ilişkilidir?

    Sürdürülebilir kalkınma, bugünkü neslin ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama imkanlarından ödün vermeden karşılama prensibidir. Çevre hukuku, bu prensibi temel alarak ekonomik kalkınma ile çevre koruma arasında denge kurulmasını amaçlar. Modern çevre hukuku düzenlemeleri, sürdürülebilir kalkınma ilkesini merkeze alarak doğal kaynakların akılcı kullanımını, çevre kirliliğinin önlenmesini, ekolojik dengenin korunmasını ve gelecek nesillerin çevresel haklarının güvence altına alınmasını hedefler. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma, çevre hukukunun hem amacı hem de temel ilkelerinden biridir.

  • Ulusal ve uluslararası çevre politikaları nasıl bir rol oynar?

    Ulusal ve uluslararası çevre politikaları, çevre sorunlarıyla mücadelede belirleyici rol oynar. Ulusal düzeydeki politikalar, ülkelerin kendi çevre mevzuatlarını ve kurumlarını geliştirmelerini sağlar. Uluslararası politikalar ve anlaşmalar ise sınır aşan ve küresel çevre sorunlarına (iklim değişikliği, ozon tabakasının incelmesi, biyolojik çeşitlilik kaybı gibi) karşı ortak mücadele zemini oluşturur. Paris İklim Anlaşması, Kyoto Protokolü, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar, ülkeleri belirli çevre standartlarına uymaya zorlayarak küresel çabaları koordine eder ve çevre hukukunun gelişimine katkıda bulunur.